Akşamın denizinde yoğun bir karanlık
Şehrin aynaları da kırıldı birer birer
Kalbimizi parçalar derinden bir hıçkırık
Rüyalarım zamanın sandığındaymış meğer
Hoş sada kubbelerde sonsuzluğun sesiydi
Cıvıltılar kesilmiş şimdi yorgundur şehir
Besteler dinler idik; kuşların güftesiydi
O füsunlu zamanlar bilmem şimdi nerdedir
Mabetlerin bağrında minareler vakurdu
Göklerin şiirine tebessümler yağardı
Erihna denilince Bilal ezan okurdu
Yüzlerde uhrevilik nakışları çağlardı
Sevgi soluklanırdı altındandı nefesler
Asude bir meltemdi ardından koşulurdu
Güllerin yamacında duyuluyorken sesler
Sükuti bir zamanda masiva kaybolurdu
Bir şadırvan iklimi, alır götürür bir an
Bakışlar billurlaşır birden her şey dirilir
Zevkli bir hikâyedir yaşadığımız zaman
Işıktan bir ummanda ne sırlara erilir
Muhammed HACIKERİMLİ